11 Nisan 2014 Cuma

Kayıp Ruhlar (3)

Kayıp Ruhlar (3)

Tarih 20 Ocak 2011
Yer: Mumbai, Hindistan

Değişimden bir sonraki safhaya geçmiş olan Juan yaklaşık altı ay kadar önce diğerleri gibi karmaşık olaylar yaşadıktan sonra bu durumun neden, nasıl gerçekleştiğini araştırmaya koyuldu. Bulunduğu şehirdeki en büyük kütüphanelere gidip, uzun zamandır neredeyse hiç dokunulmamış, kalın, tozlu kitapları karıştırdı, internet ve çeşitli kaynaklardan bu konuyla ilgili epeyce bilgi ve doküman edindi. Fakat birçoğu da neredeyse birbiriyle örtüşmeyen, tutarsız bilgilerdi. Kimisi bazı bilim insanı ve araştırmacıların ileri sürdüğü, teorinin ötesine geçemeyen, kimisi anonim eski zaman hikayelerine dayandırılmış gerçekliğe uzak bilgilerdi. Yine de Juan edindiği bütün bu farklı bilgilerden bir şeyler toparlayabilmiş ve ortak bir paydada birleştirebilmişti kendince. Gündüzleri bir Marangoz atölyesinde çalışıyor, akşamları da farklı farklı geçici işler bulup çalışıyordu. Fırsat buldukça ve istirahat günlerinde sürekli kütüphanelere gidiyor, araştırmalar yapıyordu. Bazen kütüphaneden kitap kiralıyor, bazen internet kafelerde web sayfalarını karıştırıyor ve başındaki, kendisinin bela olarak nitelediği tuhaf durumu çözebilmek için uğraşıyordu. Hatta bir ara bunu diğer rahip arkadaşlarıyla da paylaşmış ve onların bilgilerinden de faydalanmıştı. Nitekim bu uğraşları sonucu olayı çözmeye epey yaklaşmıştı. Juan’ın ruhunun yeni ev sahibi, Tibet’te yaşayan, belden aşağısı felçli, budist bir rahibin bedeniydi. Aslı Güney Kore’liydi Juan’ın ve hikayesinin nerede sonlanacağı henüz bilmiyoruz. Yeni beden, yani adı Talu olan budist rahip bir trafik kazası sonrasında ağır yaralanmış, geçirdiği onca cerrahi operasyona rağmen felçli kalmıştı. Aylarca yattıktan sonra bir tekerlekli sandalye ile taburcu olmuştu hastaneden. Kendisi gibi rahip olan dostları ve yardımsever kişiler tarafından manastırda bakılıyordu. Değişimin ardından bütün o hafıza gidip gelmeleri, flaş çakmaları ve baş ağrısı nöbetlerinden sonra aylardır oturduğu tekerlekli sandalyeden bir gün birdenbire ayağa kalkıvermişti. Beden ve ruhlar yer değiştirdikten sonra Talu’nun vücudu mucizevi bir şekilde kazadan önceki sağlığına kavuşmuş ve o da bunu anlamakta gecikmemişti. Onu ayakta görenler gözlerine inanamamıştı. Çünkü doktorlar ümitsiz vaka diye nitelendirmişti Talu’yu. Böyle bir durumda iken hiçbir belirti göstermeden birdenbire ayaklanması, bazı yazılı ve görsel basın organlarında büyük haber olmuştu. Heryerde “Mucize Adam” diye Talu’nun resimeleri vardı. Hatta neredeyse ülkenin yarısı bu adamı konuşuyordu. Ziyaretine gelip yüz sürmek ve dua almak isteyenler olmuştu. Onu Dalai-Lama sananlar bile vardı. Aslında onun yeni Dalai Lama ya da budist rahip Talu olmadığını bir tek kendisi biliyordu ve bütün bu yoğun ilgi ve karmaşadan kurtulabilmek için çareyi kaçmakta bulmuş ve şu an bulunduğu Mumbai şehrine yerleşmişti. Tabii burada yerleşebilmesi, çalışıp kendini idare edebilecek kadar para kazanabilmesi, kısaca yaşayabilmesi için zorlu bir süreç vardı önünde. Onu Hindistan’da da tanıyanlar çıkabileceği ihtimaliyle giyinişinde, konuşmasında hatta sakal ve saç kesiminde bile epey bir değişiklik yapmıştı. İşin en zor kısmı ise yeni bir kimlikti bunu elde edebilmek için çok uğraşmıştı. Sahte belge düzenleyen birkaç kişi bulup geçinebilecek bir miktar parasını da bu kişilere verip sahte bir kimlik düzenletmişti. Yavaş yavaş hayatını düzene sokmayı başarmıştı böylelikle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder