21 Eylül 2014 Pazar

ADEMOĞLU (2)

“Ademoğlu” (Kesit 2)

…O sırada Mara ağaçlık alanda kendisine gizlenebileceği bir yer aramakla meşgulken karnı aç olan bebeği durmaksızın ağlıyordu. Köye baskın yapan yağmacı haydutlardan birkaçı ağaçlık alana girmişti bile kaçan, gizlenen var mı diye. Kimseyi sağ bırakmaya niyetleri yoktu çünkü. Her çalının içini karıştırıyor her ağacın altına üstüne bakıyorlardı lakin hem vaktin akşam alacakaranlığı oluşundan bir şey göremiyor hem de kendi gürültü ve homurtularından bebeğin ağlama sesini duyamıyorlardı. Arama, tarama yapan haydutlardan elli-altmış metre kadar uzaktaydı Mara ve bebeğini de susturması gerekiyordu.


Birden bebeğin zaten aç olduğu emzirmesi gerektiği aklına geldi. Böylelikle susturabilirdi de. İçten içe vicdanı ile çatışırken onu daha önceden doyurmamış olması belki de hayatlarını kurtarabilir diye düşündü. Zaten bebek mütemadiyen ağlarken kaçmanın bir anlamı yoktu. Geniş gövdeli yaşlı bir ağacın ikiye ayrılan kalın kökleri arasında kendine çukur bir yer buldu ve oraya çöküp sağ göğsünü dayadı bebeğin ağzına. Bir yandan da tehlike geçene kadar bebeğin doymaması ve emmekten kafasını kaldırıp yeniden ağlamaya başlamaması için dua ediyordu. Karnı aç olan bebek böyle bir şeye yeltenmedi bile. Haydutlar bir müddet aradıktan sonra kimsenin olmadığına kanaat getirip geri döndüler. Mara onları göremiyordu fakat gürültülerini duyabiliyordu. Nitekim gürültüler uzaklaşmaya başladığında içi rahatladı, biraz olsun heyecan ve korkusu hafifledi…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder