9 Nisan 2014 Çarşamba

Kayıp Ruhlar (1)


Merhaba!

Bu hikaye, başlarından inanılmaz doğaüstü olaylar geçen ve yaşadıkları durumdan kurtulmaya çabalayan, zaman zaman yolları birbiriyle kesişen, kiminin mücadelesinde başarılı olabildiği, kimininse olamadığı karakterlerin ve onların peşinde olan bazısı iyi bazısı kötü insanların ve meydana gelen olaylar zincirinin hikayesidir. Kısmen gerçeğe dayanan, kısmen bugün bildiğimiz fizik kurallarına aykırı olan, bir parça da bilim-kurgu içeren tamamen kurgusal bir hikayedir.


Hikayenin bu bölümünde karakterler tanıtılmaktadır. Karakterlerin başlarından geçen olaylar daha sonra daha fazla ayrıntıyla anlatılacaktır.

Uzun zaman önce yazmaya başladığım ve bir türlü devam ettiremediğim ama sonunda yeniden dönüş yaptığım ve aynı zamanda benim ilk denememdir. Bu hikayeyi belli zaman aralıklarında ve kısmen burada paylaşmak ve tamamlandığında kitap haline getirmek istiyorum. 

Umarım okurken keyif alırsınınız.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kayıp Ruhlar (1)

Tarih: 30 Ekim 2010
Saat: 16:25
Yer: Bilinmiyor

Gözlerini açtı, şaşkın bir halde yerde yatar vaziyette olduğunu farketti ve ayağa kalktı. Kendisine baktı, elleri, kolları, ayakları, bacakları, saçları, sanki bir başkasına aitti. Elleriyle yüzüne, burnuna, kulaklarına, saçlarına dokundu, evet her uzvuyla sanki bir başkasıydı ve bir ormanın içindeydi. Bir yandan hafızasında belirli aralıklarla görüntüler canlanıyordu. Avlandığını görüyor, bir yerden düştüğünü, bir şeyin kendisini kovaladığını hatta güzel bir siyahi kızın yüzünü hatırlıyordu. Bütün bunlar da neyin nesiydi. Bu karmaşık duygular, gözünde çakan flaşlar ve yaşadığı şoka bir anlam verememişti. Bir yandan eski benliğine ait anılar, bir yandan da bedenine girdiği kişinin anıları kafasının içinde yer değiştiriyordu. Daha önce okuduğu bazı bilim-kurgu hikayeleri ve kitaplar aklına geldi. Bunun gibi bir olay, önceden başkaları tarafından yaşanmış ve kaleme alınmıştı elbette. Yavaş yavaş anlamaya çalışıyordu, matematik ve bilime o kadar kafası çalışmıyordu ve genel kültürü o kadar gelişmiş değildi. Ama neden kendisi? Neden burada? Ya da neden şimdi? Hangi olay buna sebep olmuştu? Bedenine girdiği kişi bir yerliydi, hatta bu kişinin, yani yeni kendisinin ismini, anne-babasını, kardeşlerini, geçmişini, hangi kabileye mensup olduğunu ve nerede olduğunu sanki yaşamış gibi hatırlamaya başladı birer birer. Bir çeşit çift kişilik yada çift ruh olayıydı bu.

Bütün bu düşünceler beyninin içinde yer değiştirirken ve bir ağacın dibine oturup düşünmeye başlamadan önce nereye gittiğini bilmeden bayağı yol almıştı. Eksik parçalar vardı kafasının içinde uçuşup duran resimlerde. Eski ve yeni benliğinde hatırlayamadığı bazı şeyler olduğunu fark etti. Örneğin daha önceki adı Lorenzo idi ve İspanyol kökenliydi. ABD-California’da yaşıyordu. 25’li yaşlarında üniversite öğrencisiydi. Anne ve babası boşanmış, kendisi de Los Angeles’ta oturuyordu. Kaldığı yer kırık-dökük boyasız duvarlarında yer yer çatlaklar bulunan, eski bir apartmanın 6. katında bir daireydi. Burası Los Angeles gibi büyük ve gelişmiş bir metropolün kenar semtlerinden biriydi çünkü. Kaldığı daireye aylık 300 dolar kira ödüyordu ve ev sahibi Mr. Jason’la da biraz problemliydi. Mr. Jason saçları uzun ve arkadan tekli örülmüş, esmer tenli, yüz hatları korkutucu derecede keskin, geniş omuzlu, iri cüsseli 60’lı yaşlarında bir kızılderiliydi -asimile olmuş kızılderili dersek daha doğru olur-. Onun hep gizemli biri olduğunu düşünürdü. Göründüğünün aksine iyi ve titiz bir adamdı ve kirayı zamanında ödemesi, evini temiz tutması, çöpleri gününde dışarı çıkarması, elektriği ve suyu tasarruflu kullanması ve evde çok gürültü yapmaması gibi konularda sürekli uyarılarda bulunur hatta bazen tuhaf davranışlar da sergilerdi. Lorenzo üniversitede okuyor, bir yandan da önemsiz ufak tefek işlerde çalışıp zar zor geçimini sağlıyordu. Anne ve babası 3 yıl önce boşanmıştı. Ara sıra paraya sıkıştığı zamanlarda ikisine de ayrı ayrı gidip para istiyordu ve hep bunları birgün kendilerine ödeyeceğini söylüyordu. Çünkü onların da maddi, manevi durumları o kadar iyi değildi. Lorenzo okulunda da pek başarılı biri sayılmazdı. Lisa adında uyuşturucu bağımlısı bir kız arkadaşı vardı ve uyuşturucu madde satın almak için kapısına dadandığı kişiler de tehlikeli insanlardı. Bir keresinde bu insanlar yüzünden başı belaya girmişti. Onlara karşı sürekli kız arkadaşını uyarıyor hatta elinden geldiğince onu engellemeye de çalışıyordu. Zira bunun pek faydası olduğunu da söylenemezdi.

Buraya kadar her şey normaldi ama hatırlayamadığı bazı anılar, isimler ve yüzler de vardı. Daha doğrusu bazı yüzler gözünün önüne geliyor fakat o yüze ait ismi ya da isimlere ait yüzleri hatırlayamıyordu. Bir yanda hala yeni bedenine ait tarihsel sıralamasını yitirmiş hatıralar gözünün önüne geliyor ve kafasının karışmasına daha çok yardımcı oluyordu. Şimdiye kadar anlatılanlar sadece 10 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde yaşanmıştı ama Lorenzo hala şokun etkisindeydi ve binlerce soru işareti hala kafasının içinde uçuşup duruyordu. Öyle ya on dakika içerisinde bu kadar karışık düşünce içerisinde bu kadar çok bilinmez denkleme kim çözüm bulabilir? Şimdi tekrar yaşananlara dönelim. Lorenzo oturduğu, daha doğrusu sindiği ağacın dibinden birden bire ayağa kalktı ve etrafına bakındı. Bazı çıtırtılar duymuştu onu bu düşüncelerden geçici olarak alıkoyan ve biraz da korkutan. Ara ara sağda, solda ve önünde bazı karaltılar da gözüne çarptı. Korkusu bir kat daha arttı ve ağaca sırtını iyice yapıştırdı. Maksadı arkasını sağlama alıp çevreyi iyice gözetlemek ve dinlemekti. Hava da çoktan kararmış, izbe ormanın içine zifiri karanlık, sis ve pus iyiden iyiye çökmüştü. Kafasını yukarı kaldırdı, yüksek ve sık ağaçların ve kimi ince ve uzun, kimisi yayvan, kimisi yuvarlak ve küçük yaprakların arasından bulunduğu yeri bir parça aydınlatan ay ışığı belirdi gökyüzünde. Şüphesiz bu kadar aydınlık sağlayan şey bulutların arasından yüzünü gösteren dolunaydı. Onu daha iyi görebilmek içi bir iki adım sola kaydı. Şimdi buradan daha net görebiliyordu dolunayı. Sanki her zamankinden daha büyük, daha parlaktı. Bütün güzelliği, gizemi, ürkütücülüğü ve hayret vericiliğiyle gökyüzünde asılı bir lamba gibi duruyordu. Lorenzo’ya birden bir titreme geldi, içi ürperdi. Bu kısacık sürede yaşadıklarının sebebi dolunay olabilir miydi? Çünkü astrologlara ve insanların bir kısmına göre gezegenlerin, ayın ve özellikle de Dolunay’ın insanlar üzerinde etkisi vardır. Lorenzo da buna inanmaktaydı. Bu korkunç yerden bir an önce kurtulması gerektiğini düşündü lakin dolunaya rağmen gece karanlığı buna izin vermeyecekti. Bir yerlere gidebilmek için önce nerede olduğunu bilmesi ve de yön tayin etmesi gerekiyordu. Aslında içinde bulunduğu ortama da alışkındı. Ne de olsa bedenine girdiği kişi burada doğup uzun yıllar burada yaşamış ve hatta bu ormanda avlanmış bir yerliydi. Lorenzo olarak da sanki hayatının bir kısmını burada geçirmiş gibi hissediyordu. Tabii bu, hatırladıklarını birbirinden tam olarak ayrıştıramamış olmasından da kaynaklanıyor olabilir. En sonunda mantığı korkusunu yendi. Karanlıkta yön bilmeden tehlikelerle dolu ormanda ilerlemek yerine geceyi güvenli bir yerde atlatmak ve gündüz yola çıkmak daha mantıklıydı. Kendisine korunaklı bir yer arama çabasına girişti ve bunda başarılı oldu. Epeyce yorulmuştu zaten. Üzerinde büyük bir ağaç bulunan hafif tümsek bir tarafı çukur bir yer buldu. Ağacın, tümseğin çukur tarafında açıkta bulunan kökleri arasında küçük bir aralık buldu ve burayı yatabileceği bir yer haline getirmesi uzun sürmedi. Artık geceyi geçirebileceği güvenli yerinde yatıp uyumaya çalıştı. Tabii uykuya dalması birkaç saat sürdü. Bu esnada düşünmeye devam ederken içinden lanetler okuyordu. Madem ki böyle bir durum başına geldi. Neden L.A’da sahil şeridinde lüks evi, lüks arabaları, marinada yatları ve çok parası olan zengin birinin, yahut neden önemli bir insanın bedenine girmemişti de siyahi bir yerlinin vücudunda hayat bulmuştu? Belki de burada yerine getirilmesi gereken bir görev, bir amaç olduğunun farkında değildi. Bu düşünceler içinde uykuya daldı.

Biz karakterimizi burada kendisiyle baş başa bırakıp hikayemize devam edeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder